
Baş Ağrıları
Trigeminal Nevralji
Trigeminal nevralji yüze vuran, anlık, 'şimşek çkması' tarzında ağrılardır. Ağrı, yemek yeme, su içme, dokunma, konuşma veya yüzü yıkıma ile tetiklenebilir. Bu ağrının nedeni sıklıkla kafa içinde trigeminal sinirin üzerine olan atardamar basısıdır. Trigeminal nevralji tedavisinin algoritmasında birinci aşama medikal tedavidir. İlaç tedavisi ile ağrı kontrolü sağlanmaz ise ya da ilaç tedavisine zaman içinde yan etki gelişmesi veya ilacın etkisini yitirmesi durumunda girişimsel tedavi yöntemleri uygulanır. Bu yöntemlerin başlıcaları trigeminal radyofrekans rizotomi (RF) ve mikrovaskuler dekompresyondur. Genç hastalarda öncelikle cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Trigeminal nevraljinin cerrahi tedavisi etkin olmakla birlikte ciddi yan etkileri ortaya çıkabilir. Hasta cerrahiyi kabul etmezse ya da 50 yaş üzerinde ise perkütan girişimler düşünülür.
Trigeminal radyofrekans rizotomi (RF) kafa tabanında ve kafa içinde bulunan trigeminal ganglion içinde radyofrekans enerjisi ile kontrollü olarak ısıtılarak lezyon oluşturulur ve bu yöntemle ağrı geçirilebilir. Bu uygulama yanaktan girilerek yapılır. Hasta bu sırada uyanık olmalıdır. İğne-elektrod ile girildikten sonra sinir çekirdeğine ulaşıldığında elektrik akımı verilerek ağrıyan bölgenin tetiklenmesi ve ağrının yayılım alanı değerlendirilir. Uygun alan tespit edildikten sonra elektrod ucu radyofrekans enerjisi ile ısıtılarak sinir çekirdeğinde lezyon oluşturulur. Bu sırada hastanın sedasyon yöntemi ile uyutulması uygun olacaktır. İşlemden sonra ağrının azalması beklenir ama ağrı hemen geçmeyebilir. Hastanın yüzünde kısmi bir uyuşukluk olabilir.
Trigeminal RF tedavisi ile ağrı kontrol oranı tek uygulama ile %50'dir. Ağrı tekrarladığı takdirde işlem tekrarlanabilir. Bunun için 1 hafta beklenmelidir. Tekrarlayan işlemler ile başarı %90’a çıkarılabilir.
Gerilim Tipi Baş Ağrısı
Gerilim tipi baş ağrısında stres ağrıyı tetikleyen faktörlerin başında gelmektedir. Gerilim tipi baş ağrısında, başın etrafını çepeçevre saran basınç hissine sebep olur. Bu tarz baş ağrısını yönetebilmenin en iyi yolu stres ile baş edebilmektir. Gerilim tipi baş ağrılarının başlıca belirtileri baş ağrısı ile birlikte kafada doluluk hissi, alında veya şakaklarda basınç hissi, kafa derisi, boyun ve omuz kaslarında hassasiyettir.
Epizodik ve kronik olarak gerilim tipi baş ağrısı iki ana kategoriye ayrılır. Episodik gerilim baş ağrısı, 30 dakika ila bir hafta arasında sürebilir. Sık yaşanan epizodik gerilim baş ağrısı, kronik hale gelebilir. Baş ağrısı üç ay boyunca ayda 15 ya da daha fazla günde ortaya çıkarsa kronik gerilim bağ ağrısı olarak kabul edilir. Gerilim baş ağrısında, migrenden farklı olarak fiziksel aktivite ağrıya iyi gelebilir. Mide bulantısı, kusma ve görme bozuklukları ağrıya eşlik etmez. Migren ile benzer özellik olarak ışık ve sese hassasiyet meydana gelebilir fakat bu migrendeki kadar şiddetli yaşanmaz.
Gerilim baş ağrısının nedeni bilinmemektedir. Artan duygusal gerginlik ya da stres sonucu, kaslarda hassasiyet ve gerginlik sık görülen belirtiler arasındadır. Gerilim baş ağrısı, çok yaygın olarak görüldüğü için, iş verimliliği ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmekte, günlük aktiviteleri yapmak veya sürdürmek güçleşebilmektedir.
Gerilim tipi baş ağrısı tedavisinde ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar ağrıyı azaltmak için kullanılabilir. İlaç dışı yöntemlerden gevşeme eğitimi gibi psikolojik girişimler ağrının kontrolünde uygulanabilir. İlaç tedavisine ve gevşeme eğitimine dirençli olgularda ağrılı bölgelerde tespit edilen tetik noktalara enjeksiyonlar yapılarak kasların gevşetilmesi, ağrının kontrol altına alınması sağlanabilir.
Küme Baş Ağrısı
Küme baş ağrısı diğer baş ağrı tiplerinden farklı olarak erkeklerde daha sık görülür. Tek taraflı, 30-120 dakika ağrı atakları ile seyreden bu ağrı tipinde aile hikayesi yoktur. Ataklar 4-12 hafta süre devam edebilir, ataklar geçtikten sonra ağrısız dönem 2 yıla kadar uzayabilir. Günlük atak sayısı 2-3 arasında değişir. Bu atakların bir kaçı gece uykuda, uyuduktan 90 dakika sonra gelebilir. Ağrı başlamadan önce belirti vermez ancak mevsimsel bir patern izleyebilir.
Ağrı sıklıkla tek taraflı, tipik olarak göz çevresinde ve gözün arkasında hissedilir. Göz kapağında düşüklük, gözbebeğinde küçülme, yüzde kızarma, gözde yaşarma, burunda tıkanıklık eşlik eden bulgular olarak görülebilir.
Ağrı atakları alkol, sigara kullanımı ile tetiklenebilir. Atak sırasında diğer ağrı tiplerinden farklı olarak hasta yatmak yerine oturmayı tercih eder. Çok şiddetli ağrı atakları nedeni ile kişi intiharı bile düşünebilir. Bu nedenle tedaviye acil ve agresif başlamak gerekir. Başlıca tedavi yöntemleri atak sırasında hastaya 10L/dak oksijen tedavisi uygulanmasıdır. Buna ek olarak sfenopalatin ganglion blokajı ve ilaç tedavisinin de eklenmesi ile atak tedavisi mümkün olabilir.
Oksipital Nevralji
Oksipital nevralji, başın arka kısmından tepe kısmına uzanan alanda, kafa derisinin altında seyreden oksipital sinirin hasarlanması sonucunda gelişen baş ağrısıdır. Boyun, başın arka tarafı veya kulak arkalarında hissedilen şiddetli zonklama, karıncalanma ve elektrik şok benzeri ağrı hissine neden olur. Oksipital nevralji kafa travması, boyunda sinir sıkışması veya artrit gibi problemler sonucunda gelişebilirken, çoğunlukla herhangi bir sebep olmaksızın da ortaya çıkabilir. Oksipital nevralji, boyunda sıkışmış sinirlerin veya kas gerginliğinin bir sonucu olabilir veya baş ya da boyun yaralanmalarından da kaynaklanabilir. Bunların dışında boyun omurlarının kireçlenmesi, sinir sıkışması, gut, diyabet, enfeksiyon da ağrının nedeni olabilir.
Oksipital nevraljinin sık karşılaşılan belirtileri; ense kökünden başlayan ve başın bir veya her iki tarafında aralıklı şok veya sürekli ağrı, yanma, zonklama, göz ağrısı, saç tarama işlemi sırasında şiddetli ağrı, ışığa karşı duyarlılık ve mide bulantısı olarak sayılabilir. Ağrılı alanda aşırı hassasiyet olması ve sinirlerin üzerine uygulanan lokal anestetik sonrası ağrının geçmesi oksipital nevralji tanısı konmasına yardımcı yöntemlerdir. Oksipital nevralji tedavisi için fizik tedavi, ısı uygulama, ilaç enjeksiyonu, RF ile termokoagülasyon (radyo frekans enerjisi ile ısı oluşturulması sonucunda sinirler arasındaki iletişimin kesilmesi), stimülasyon, cerrahi dekompresyon (sinirlere baskı yapan oluşumların bağlantısının kesilmesi) yöntemleri uygulanabilir.
Supraorbital Nevralji
Alın bölgesinde, supraorbital sinirin yayıldığı alanda şimşek çakması gibi ifade edilen ağrı, karıncalanma, iğnelenme ile karakterize, nadir görülen bir nevralji tipidir. “Gözlük başağrısı” veya “yüzücü başağrısı” olarak da bilinir. Tanı alın bölgesinde ağrı, hem supraorbital çukur hem de supraorbital sinir trasesinde hassasiyet ve semptomlarda supraorbital sinir blokajı ile kesin, ancak geçici rahatlama olması ile konur. Ağrılı alanda hissizlik, karıncalanma ve dokunmakla şiddetlenen ağrı özellikleri vardır.
Göz kapağı ve kaş kaldırma operasyonları gibi plastik operasyonlar, sıkı bası yapan yüzücü gözlüğü kullanma, başı ve alnı sıkı kavrayan motorsiklet kaskı kullanma, travma, frontal kranyotomi sonrası, botoks uygulamaları sonrası, viral enfeksiyonlar, nörolojik hastalıklar, tümörler, doku yaraları gibi durumlarda ortaya çıkabilir.
Tedavi hastanın durumu ve tespit edilen bir neden varsa ona yönelik olarak planlanmalıdır. Pek çok hastada tedavide lokal anestezi ya da cerrahi dekompresyon uygulanmaktadır. Gözlük, kask gibi nedenlere bağlı ise tekrarlayıcı travmayı yapan nedenlerden uzak durmak, fizik tedavi, manuel tedavi, pulse radyofrekans uygulamaları faydalı olabilir. Supraorbital sinirin çevresine lokal anestetik enjeksiyonu, fenol/gliserol veya botulinum toksin enjeksiyonu, cerrahi olarak supraorbital sinirin çevresindeki doku bandından serbestleştirilmesi, akupunktur, nörolizis yapılabilir. İlaç tedavilerinden genellikle minimal faydalanabilir.
Günlük Baş Ağrısı
Baş ağrısı yaşanılan gün sayısı yaşanmayan günlerden fazla ise ‘kronik günlük baş ağrısı’ adı verilen baş ağrısından bahsedilebilir. En önemli özelliği süreklilik arz eden rahatsız edici yapısıdır. Kronik günlük baş ağrılarının birçoğunun nedeni tam olarak bilinememektedir. Olası altta yatan nedenler; inme/felç, menenjit, kafa içi basınç değişiklikleri, beyin tümörü, kafa travması sayılabilir. Kronik günlük baş ağrısı için risk faktörleri olarak anksiyete, depresyon, uyku düzensizlikleri, obezite, horlama, aşırı kafein kullanımı, aşırı ağrı kesici kullanımı, baş ve boyun bölgesini zorlayıcı bir pozisyonda uzun süre durulması sayılabilir.
Günlük baş ağrısının altta yatan nedeni bulunduysa bunun tedavisi genelde baş ağrısını da tedavi etmektedir. Altta yatan bir neden bulunamadıysa tedavi, korunma yöntemlerine dayanmaktadır. Korunma amaçlı tedavi yöntemleri aşırı ilaç kullanımı olup olmadığına, hangi tip baş ağrısı olduğuna göre değişiklikler gösterebilir. Eğer haftada 3 den fazla ağrı kesici ilaç kullanılıyorsa ilk basamak bu ilaçların kesilmesi olacaktır. Koruyucu tedavi için antidepresan kullanımı başarılı olacaktır. Bununla birlikte anksiyeteyi tedavi etmekte faydalı olabilir.
Ağrı Kesicilere Bağlı Baş Ağrısı
Toplumumuzda aşırı ilaç kullanımına bağlı gelişen baş ağrıları, hastaların kendi başlarına bilinçsizce ilaç almaları sonucu oluşmaktadır. Reçetesiz satılan ağrı kesici ilaçları bile çok sık kullanmak bu tip ‘ağrı kesici aşırı kullanımına bağlı baş ağrısı’ geliştirmeye neden olabilmektedir. Sık ilaç kullanımı bağımlılık gelişmesine yol açabilmektedir. Kişi her gün güçlü bir ağrı kesici aldığında baş ağrısına iyi gelir fakat bir veya birkaç gün ilaç almazsa başı tekrar ağrımaya başlayabilir. Hasta ağrısını giderek şiddetlendiğini varsayarken ilacın ona yeterli gelmediğini düşünebilir. Halbuki her gün alınan ilaca alışan vücut bu ilacı istediği için baş ağrısı oluşmaktadır. Burada bağımlılık mekanizmasının çalıştığından söz edebiliriz. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi ağrı kesici ilaç bağımlısı insanlar da ilacı almadıklarında başları ağrır. Bu toplumda yaygın bir durumdur ve ancak ilaçların azaltılarak kesilmesi ile tedavi edilebilir.
Boyundan Kaynaklanan Baş Ağrısı
Servikojenik baş ağrısı olarak da bilinen bu ağrı omurgadan ya da omurga çevresindeki yumuşak dokulardan, çarpma ve travma sonrası ya da yoğun bilgisayar kullanımına bağlı boyun kaslarının aşırı gerilmesinden kaynaklanabilir. Tipik olarak ağrı, boyundan başa doğru yayılır ve zonklayıcı karakterdedir. Genellikle tek taraflı olup, boyun sertliği mevcuttur. Boyun hareketleri ile artış gösterirken, öksürme ve hapşırık da ağrıyı tetikleyebilir. Boyundan kaynaklanan baş ağrıları ışık, gürültü hassasiyeti, bulanık görme ve mide rahatsızlığı gibi migren baş ağrılarına benzer semptomlara da neden olabilir.
Muayenede ense köküne basmakla belirgin ağrı ve hassasiyet mevcuttur. Tedavide, öncelikle ilaç ve fiziksel yöntemler denenmelidir. Ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar, masaj, gevşeme egzersizleri, akupunktur, fizik tedavi yöntemleri gibi tedaviler ile hastaların yarısına yakınında başarı sağlamak mümkündür. Bu tedaviler ile şikayetleri geçmeyen hastalarda sinir blokajı uygulanabilir. Sinir blokaj tedavisinde düşük doz anestetik ilaç ve radyofrekans termokoagulasyon uygulanabilir. Bu uygulama sonrasında hastaların büyük bir kısmında boyun ve baş ağrısı belirgin olarak azalır. Enjeksiyon sonrasında düzenli boyun egzersizleri yapılması, ağrının tekrarlamasını önleyebilir.